Ekonomide Yeni Model; Donut Ekonomisi
Ekonomide bir şeyi ifade etmek için bir çok farklı terimler duyabilirsiniz. Big Mac endeksi veya Fordizm gibi. Bugün de duyduğunuzda farklı karşılayacağınız Donut Ekonomi modelini inceleyeceğiz.

Ekonomide bir şeyi ifade etmek için bir çok farklı terimler duyabilirsiniz. Big Mac endeksi veya Fordizm gibi. Bugün de duyduğunuzda farklı karşılayacağınız Donut Ekonomi modelini inceleyeceğiz.
Ekonomide bir şeyi ifade etmek için bir çok farklı terimler duyabilirsiniz. Big Mac endeksi veya Fordizm gibi. Bugün de duyduğunuzda farklı karşılayacağınız Donut Ekonomi modelini inceleyeceğiz.
Donut Ekonomi Modeli, İngiliz ekonomist Kate Raworth tarafından ortaya atılmıştır. Bu model, çevresel sürdürülebilirlik ve sosyal adaletin önemini vurgulayan bir yaklaşım olarak öne çıkar. İnsanların yaşamak için temel ihtiyaçları olan beslenme, eğitim, sağlık gibi konularda belirli bir asgari düzeye ulaşabilmelerini içeren iç halka ile gezegenimizin doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğini korumayı hedefleyen dış halka arasında denge kurmayı amaçlar. Bu iç ve dış halka ile birlikte ismini aldığı “Donut” tatlısına benzetilir.
Donut Ekonomi Modeli, geleneksel ekonomik büyüme odaklı yaklaşımların yanı sıra insan odaklı bir perspektif sunar. Bu model, ekonomik büyüme ile çevresel tahribat arasındaki ilişkiyi sorgular ve refahın sadece maddi kazançlarla ölçülemeyeceğini vurgular. Aynı zamanda, gelir eşitsizlikleri ve sosyal adaletsizlikleri ele alarak toplumsal refahı artırmayı hedefler.
Donut Ekonomi Modeli, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin ve çevresel koruma çabalarının birleştirilmesiyle daha dengeli ve adil bir ekonomik sistemin oluşturulmasına katkıda bulunmayı amaçlar. Bu model, insanların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde daha az tüketen, kaynakları daha verimli kullanan ve sosyal adaleti esas alan bir ekonomi anlayışını destekler.
Bu model içerisindeki insanların hayatına direkt etki eden bazı etmenleri inceleyelim;
Gıda: Dünya nüfusunun %13’ü açlığa maruz kalmaktadır ve bu insanların günlük gereken kalorilerini alması için, mevcut küresel gıda arzının %1’i yeterlidir.
Enerji: Dünya nüfusunun %19’u için yeterli enerji kaynağı sağlanamamaktır. Bu ihtiyacı karşılamak için karbondioksit salımının %1’den daha az artmış olması yeterlidir.
Gelir: Dünya nüfusunun %21’i günde 1.25 $ ın altında gelirle yaşamaktadır. Bu yoksulluğu bitirmek için küresel gelirin %0.2’si yeterlidir. Küresel gelirin yüzde 57’si kişilerin yalnızca %10 luk nüfusun elindedir.
Bu sebeplerden dolayı günümüz dünyasıda insanlar bu etmenleri sağlayabileceği ülkelere resmi ve gayriresmi yollarla göç etmeye başladır. Gelişmemiş ülkelerdeki kontrolsüz doğum oranları göç ettikleri gelişmiş ülkeler için kültürel ve demografik riskler de doğurmaktadır.
Yeryüzünü etkileyen enerji kullanımı ile ilgili ise;
Karbon: Küresel karbon salımının %50’si, dünya nüfusunun yalnızda %11’i tarafından yaratılıyor.
Nitrojen: Küresel nitrojen kullanımının %33’ü Avrupa ülkelerinin et üretiminden kaynaklıdır ve bu dünya nüfusunun sadece %7’sini oluşturmaktadır.
Dünyada bu ekonomik modeli ilk uygulamaya kullanan kurum Amsterdam Belediyesi oldu. Amsterdam modeli ise şöyle oluşuyor;
Yaşadığımız dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek dileğiyle..
Kaynakça: